Son yıllarda, özellikle Emperyal üretim devlerinin çılgınlık boyutundaki teşvikiyle dijital teknoloji kullanımının artması ve sosyal medya platformlarının da bu teşviki desteklemesiyle birlikte alıp başını giden görsel paylaşım çılgınlığı, fotoğrafçılığı popüler kültürün başrol oyuncusu yapıverdi. Bu hızlı giriş ve çarpık gelişme sonucunda durum öyle bir hal aldı ki her gün yeni bir modelin pazara sürüldüğü görsel kayıt cihazı kullanıcıları “fotoğrafçı”, birçoğu da biraz daha ileri giderek sınıf atlarcasına hem de “kartvizitli fotoğraf sanatçısı” oluverdiler.
Teknik ve Kültürel altyapısı oluşmadan kendimizi içinde bulduğumuz bu yeni durum bir sürü karmaşayı da beraberinde getirerek öyle bir hal aldı ki, asli görevlerimizi biryana bırakacak kadar sorumsuzlaşıp, yaşamsal üretimden uzaklaştık; yapılan her türlü bilimsel veya kişisel uyarılara da “Özel hayata müdahale” diyecek kadar aymazlaştık. Kısaca; bir yandan elimizdeki görsel görüntü kayıt cihazlarıyla görseller üzerinden güya iletişim kurmaya çabalarken diğer taraftan da teknik ve kültürel yetersizliklerimizden sebep bir türlü içselleştiremediğimiz bu yeni yaşam biçiminde kendi kendimizi ötekileştirerek, insansı iletişim kurma becerilerimizi hızla kaybederek bizi biz yapan değerlerimizden uzaklaşıp, yaşadığımız toplumda yabancılaşmaya başladık…
Yazımızın giriş başlığı neydi, biz nerelere geldik; ana hatlarıyla kısaca değinmeye çalıştığımız sorunlar yumağını açmayı, sebep sonuç ilişkisini konuşmayı başka bir yazının konusu yaparak biz konu başlığımıza gelelim isterseniz…
“İnsanın özgürleşmesi, yürümeye başlaması ile başlar…” diyerek yürümek eyleminin insan hayatındaki önemine vurgu yapalım önce. İnsan anatomisine şöyle bir göz attığımızda o tasarımı yapanın, insan vücudunu ne yük taşıma, ne de koşmak gibi farklı güç, dayanıklılık ve performans gerektiren bir biçimde tasarlamadığını da görürüz. O yüzden kişisel görüşüm der ki; ihtiyaç ve gereklilik halleri dışında insan koşmak ve yük taşımak üzere tasarımlanmamıştır; o sebepledir ki, bu tasarıma aykırı davranan birey farklı sorunlara da davetiye çıkartır. Örnek mi; siz hiç menüsküs yırtığı tedavisi gören bir yarış atı, tavşan, av köpeği vs. ya da bel fıtığı olmuş bir katır veya eşek duydunuz mu? Neyse konumuzu yine dağıtmadan öze gelelim; Efendim insan, yaşamı boyunca yürümek eylemi üzerine programlanmış canlı türlerinden birisidir… Ve fırsat buldukça yürümeli, yürümeli ve hep yürümelidir…
Biz bu sohbette, yürümek eylemini yaşamsal bir aktivite olmanın ötesinde bir amaç uğruna ve bir gayeye ulaşma cabası olarak ele alacak, fotoğrafçı yanımızı besleyen bir aktivite olarak değerlendirip konuşacağız.
Adına “Fotoğraf yürüyüşü” diyerek anlamlandıracağımız bu tanımın içine neler girer, nasıl planlanır, nasıl gerçekleşir; neler yapılır, neler yapılmaz, dikkat ve yoğunlaşma gerektiren haller ve tabi ki güvenlik planlaması gibi ana başlıkların içini doldurmaya çalışacağız. Her yürüyüşün bir varış noktası olacağı düşüncesinden hareketle, programladığımız Fotoğraf yürüyüşlerinin; bitiş noktasına varıncaya kadar elde ettiklerimizle, başlarken belirlediğimiz amacımıza hizmet edip etmediğini değerlendireceğiz…
Adından da anlaşılacağı gibi fotoğraf yürüyüşlerinin temel hedefi “Fotoğraf” olup, yan hedef ise yürümek, basit spor ve düzenli hareketlilik içinde olma halidir. O yüzden planlama yapılırken bu iki hedef doğrultusunda gereklilikler göz önünde bulundurularak bir planlama yapılması gerekir. Yani özünde fotoğrafın olduğu bir yol haritası belirleyerek bizi fotoğrafa götürecek arayışın ve bunun için lazım gelen gereklilikleri planlamak; ikinci aşamada ise yürümek eyleminin sağlıklı gerçekleşmesi için fiziksel yeterlilik ve diğer lazım gelenleri gözden geçirmek gibi…
Bir fotoğraf yürüyüşüne başlayacak kişinin fotoğrafik birikimi, yeterlilik ve teknik altyapısının uygunluğunu var sayarak olması gerekenleri yeniden yazarak burada konuşmaya lüzum görmüyorum… Bulmayı hedeflediğimiz fotoğraf ya da fotoğrafları görsel dilin ana unsuru olarak kullanma gayretinden uzaklaşmadan çıkılacak bir yürüme yolculuğunun başarıyla sonuçlanması tamamıyla o yeterlilik halimize bağlı olacaktır. Aksi halde hikâyesi olmayan ya da bizden başka kimseyle konuşmayan anı fotoğraflarıyla geri dönmüş oluruz…
Planladığımız, çekmeyi düşündüğümüz derdimizi dillendirecek arzuladığımız fotoğrafları elde etmek umuduyla varacağımız alanların keşfini yapmak, mekânlardaki ışık durumu ve arzuladığımız fotoğrafın büyüsünü oluşturacak unsurları topyekûn bir arada bulmak her zaman mümkün olmasa da, olmazsa olmazların neler olduğunu bilerek, gerekli hallerde kurgusal çalışmalar planlamak da göz ardı edilmemelidir.
Yerel unsurlar ile önceden kurulan iletişimin çekim anına kadar doğru yönetilip biçimlendirilerek beslenmesi çekim aşamasında işimizi kolaylaştıracaktır… O sebeple; olmazsa olmazın, illaki doğru iletişim kurma beceri ve yeteneklerimizin yeterliliği olacağını da unutmamak gerekir. Yazımızın başında değinerek tariflendirmeye çalıştığımız Emperyal teknoloji kölesi olma halindeki bireyin, ya da görüntü kayıt cihazı kullanıcılarının gerçekle yüzleşme anında veya kurgusal çalışmalardaki aktif müdahaleleri doğru biçimlendirmesini beklemek çoğunlukla hayal kırıklığı yaratabilir.
Bir Fotoğraf yürüyüşüne çıkmadan önce